New York'ta bulunan Ali Baba restoranının sahibi Ali Rıza Doğan ve pizzacı Hakkı Akdeniz ile birlikte evsizlere ve göçmenlere yemek dağıtan ünlü sanatçı Nadide Sultan, bu yardım etkinliğiyle dikkatleri üzerine çekti. Zorlu hava koşullarına rağmen, Nadide Sultan, bizzat kendi elleriyle yemek servisi yaparak yardıma muhtaç insanlarla birebir ilgilendi. Sanatçı, "Buraya sadece konser için gelmedim. İnsanların zor şartlar altında yaşadığını görmek gerçekten çok üzücü. Sanat, sadece sahnede değil, hayatın içinde de olmalı. Hepimiz bir şeyler yapabiliriz, bu insanların hayata tutunmalarına destek olmalıyız." açıklamasında bulundu. Nadide Sultan'ın bu içten ve samimi hareketi, etkinliğe katılan gönüllüler ve yardım alan kişiler tarafından büyük bir takdirle karşılandı.

Nadide Sultan, Amerika'da düzenlediği konserler sırasında oğlu Kaan ile mini bir şehir gezintisi yaptı. New York’un simgesi haline gelmiş olan Times Square ve Central Park'ta keyif dolu anlar yaşadı. Anne-oğul, bu anları ölümsüzleştirmek için bol bol hatıra fotoğrafı çekti. Nadide Sultan, oğlu ile çok iyi bir iletişimleri olduğunu belirterek, "Biz bir aradayken çok eğleniyoruz. İstanbul da olsa, aynı New York da olsa aynı," şeklinde ifadelerde bulundu. Bu özel anlar, onların anne-oğul ilişkisini daha da pekiştirdi.

Nadide Sultan'ın Amerika'daki bu çalışmaları, sadece bir sanatçı olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk taşıyan bir birey olarak tanınmasını sağladı. Etkinlikteki yemek dağıtımı, sanatçıların sadece sahnede değil, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda da büyük bir rol oynayabileceğini gösterdi. Yardım çalışmalarına katılan gönüllüler, Nadide Sultan’ın desteğiyle bu anlamda bir fark yaratabileceklerini hissettiler.

Sanatçının bu faaliyeti, sanat dünyasında fark yaratacak nitelikte bir organizasyon olarak ön plana çıkarken, aynı zamanda sosyal farkındalık oluşturma çabalarının da bir yansıması oldu. Nadide Sultan’ın hayata geçirdiği bu projeler, hayranları ve topluluk üyeleri tarafından büyük bir sevgi ve saygıyla karşılandı. Böylelikle, toplumun çeşitli kesimlerine ulaşıp destek olma amacı güden bu tür etkinliklerin önemi bir kez daha vurgulanmış oldu.

Sonuç olarak, Nadide Sultan’ın Amerika ziyaretindeki hem konser hem de sosyal sorumluluk projeleri, onun sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda toplumun sesi olma yolundaki kararlılığını gözler önüne serdi. Sanatın sadece sahneyle sınırlı kalmadığı, gerçek hayatın içinde de yer alması gerektiği mesajını verdi. Bu tür örneklerin artması, daha fazla insanın farkındalık kazanmasına ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik adımlar atmasına zemin hazırlayabilir.