Pervin Ersoy, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarda, özellikle Kartalkaya'da meydana gelen yangınla ilgili kendilerine yöneltilen eleştirilere değindi. Sosyal medya platformlarının, herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebildiği bir mecra olarak, zamanla kontrolsüz bir bilgi akışına sahne olduğunu belirtti. Ersoy, sosyal medyanın, kişisel çıkarların, olumsuz düşüncelerin ve asılsız iddiaların yayıldığı bir "çöplük" haline geldiğini ifade etti.

Ersoy, yaptığı açıklamada, sosyal medyada at izi ile it izinin karıştığını, bu durumun bilgi kirliliğine yol açtığını vurguladı. "Sosyal medya maalesef ağzı olan herkesin konuştuğu kocaman bir çöplük haline geldi," diyerek sosyal medya platformlarının başlangıçta sadece güzel anıların paylaşıldığı bir yer olarak başladığını, ancak zamanla iftira ve kötü niyetli paylaşımların arttığını dile getirdi. Ersoy, bu tür platformlarda denetim eksikliği ve başıboşluğun hüküm sürdüğüne dikkat çekti.

Ayrıca, ülkemizdeki bazı grupların, sosyal medya aracılığıyla kirli ve iftira dolu haberler yaymayı bir alışkanlık haline getirdiğini belirtti. Ersoy, haset ve fesat içerisinde olan kişilerin, kendilerine ait medya kanalları oluşturarak iftira ve kişisel saldırılarda bulunduklarını belirtti. Sosyal medya ilk başta keyifli anların paylaşıldığı bir mecra iken, günümüzde bu tür olumsuz içeriklerin yayılmasıyla birlikte bir "iftira ve pislik arenası" haline geldiğine dikkat çekti.

Ersoy, sosyal medyanın sunduğu bu ortamda doğrular ve yanlışların iç içe geçtiğini, bu karmaşanın bir an önce giderilmesi gerektiğini ifade etti. Kendi görüşlerine karşı çıkan veya eleştiren kişilere yönelik sert bir dille eleştirilerde bulunan Ersoy, toplumda özlenen bir düzene ve denetlemeye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Bu tür olumsuzlukların, sosyal medyanın potansiyelini kötü bir şekilde kullanmaktan kaynaklandığına inandığını açıkladı.

Sonuç olarak, Pervin Ersoy'un sosyal medya mesajı, Kartalkaya yangını ile ilgili eleştirilerin gerisinde yatan sosyal medya dinamiklerine ışık tutmaktadır. Bu platformların, kişisel çıkarlar ve olumsuz niyetler doğrultusunda nasıl kullanılabildiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda bu alanda yapılması gereken düzenlemelere de dikkat çekmektedir.